Ben Ekim doğumluyum… Yani bir Terazi burcuyum. Burçlardan çok anladığım ya da burç yorumlarına çok itibar ettiğim söylenemez, ancak bir konu çok ilgimi çekti her zaman. Her yerde terazi burcunun sanat’a ve estetiğe düşkünlüğü o kadar çok yazılıp çizilmiş ki, ben de kendi sanat ve estetik merakımı ortaya çıkartmak istedim. Bir gerçek var ki, o da benim her şeyin güzelini ve iyisini istiyor olmamdı, bunun ötesinde bir sanat ve estetik düşkünlüğü bilmiyordum kendimde. Ben de biraz kendimi keşfetmek üzere deneme yanılma yolu ile işe başladım. Dans etmeyi seviyorum ama benden daha kötü bir dansçı düşünemiyorum;Tiyatro ve Sinema rüya gibi ama ne seyirci önüne ne de kamera karşısına geçmek bana göre değil;Gerçekten iyi bir müzik kulağım var ama hiçbir müzik aletini çalamıyorum, sesimden bahsetmek bile istemiyorum; Demek ki buraya kadar sanatın bu dalları burcuma rağmen benimle pek uyuşmuyor ama yılmak yok, takıldı bir kere bu terazinin sanat merakı kafama Jbir damla bile olsa bir şey çıkartmam lazım kendimden.
Resim… Barok döneminin tavan sanatı ve mimarisi beni benden alıyor, adeta büyüleniyorum böylece resim denemelerim başladı ve güzel resimler ile panolar çıkarttım ortaya, pek çok arkadaşımın ev duvarlarını da süsledi bu tablolar.Tasarım konusunda da farklı desen ve renkleri bir araya getirmek, kesip biçmek çok hoşuma gitti ve ortaya güzel modeller çıktı, annemin de terzi olmasından dolayı dikiş nakış işleri zor olmadı.Dekorasyon konusunda da oldukça başarılı olduğumu düşünüyorum, çünkü hem kendi evimi hem de pek çok arkadaşımın evini dekore ettim, özellikle antika eserlerden iyi anladığım söylenir.Mutfak işlerinde de oldukça başarılı olduğum söylenir. Zeytinyağlısından, mezesine, çorbasından, salatasına, tatlısından böreğine kadar, leziz yemekler çıkarttım hep mutfak tezgahımdan. Tüm bu dalları sanat çatısı altında toplayabilirsek, demek ki sanatın pek çok dalında bir şeyler yapabiliyormuşum, bunu anladım ama hala bir sorun vardı. Hepsi birbirinden farklı ve başka başka malzemelerden oluşup, farklı zamanlarda ayrı emek ve araştırma gerektiriyordu.
Dolayısıyla ilgim hep bölünüyordu ve kafam da karışıyordu. Öyle bir şey bulmalıydım ki kendime, tüm ilgi alanlarımı, yani resim, tasarım, dekorasyon ve mutfağı bir arada yapabilmem gerekiyordu. 2009 yılının Ekim ayında doğum günüm sebebiyle tarafıma gönderilen bir saksı ile büyülendim! Pastadan çiçek buketi. Muazzam hoşuma gitti, hem lezzetliydi, hem renkliydi, hem de ince düşünülerek tasarlanmış bir oluşumdu. İşte bulmuştum! Hem tasarlayabileceğim, hem pişirebileceğim, hem boyayabileceğim hem de süsleyebileceğim muhteşem bir “Sanat Eseri”, benim için Voltran oluşmuştu işte! Tabii ki hemen denemelere başladım. Ben pasta konusunda çok başarılı değilim ama kurabiyelerimle pek çok kişiyle boy ölçüşebilirim. Hemen kolları sıvayarak işe giriştim ve çeşitli lezzetlerde kurabiyeler yapmaya başladım. Kurabiyelerimin lezzetlerini ölçümleyebilmek için ilk olarak yakın çevremi kullandım, sonrasında bu çevreyi biraz daha genişleterek karşıma çıkan herkes kurabiyelerimin tadına bakmak zorundaydı. Ancak bu şekilde farklı lezzetlerdeki kurabiyelerimin muhteviyatlarını oluşturdum. Tasarımları da sevgi ve hayal gücü ile yaparak ile herkese sunuyorum. Düğün, Nişan, Kına, Sünnet, Doğum, Mevlüt, Diş Buğdayı, Mezuniyet, Anneler Günü, Babalar Günü, Şirket Organizasyonlarında bol kurabiyeli günler dilerim J MUGUET