Kuşburnu: C vitaminden zengin ve kış hastalıklarına karşı korur.
Ekinezya: Soğuk algınlığı, nezle gibi iltihap tedavilerinde önerilir.
Ihlamur : Kış aylarının hastalıklarına karşı koruma,öksürüklerimizi yumuşatma,göğüs ağrılarımız yumuşatıcı özelliği vardır.
Taze sebze ve meyvelerin zengin içeriği sayesinde günlük gerek senimizi karşılar, kış ayların olumsuz hava şartlarına karşı bağışıklık sitemizi kuvvetlendirdiği gibi cildimizi güzelleştirir.
Potasyum, demir, folik asit, A ve C vitamini ile zengindir.
Antioksidan özelliğinin yanı sıra cildi yaşlanmasını engeller.
Bir bardak kayısı suyu günlük almanız gereken A vitamini karşılar.
Demir, magnezyum ve potasyumun yanı sıra antioksidan özellikler gösterdiğini ve koruyucu etkisiyle kansere karşı etkili olduğu söylenmekte.
Kış aylarının önemli içeceği olan elma suyu potasyum, magnezyum kalsiyum E ve K vitamini açısından zengindir.
Elma suyu içinde antioksidan özellikleri de vardır.
Lifli besinler, bağırsakların iyi çalışmasına yardımcıdır.
Bu nedenle ıspanak, kabak, kepekli ekmek, erik, kavun türü besinleri mutlaka soframızda bulunduralım.
Et,süt,balık ve yumurta şeklindeki besinler kaslarımızın çökmesini önlemek için tüketilmesi gereken besinler grubudur.
Bağışık sistemimizin kuvvetlenmesi için C vitamini olan portakal, limon greyfurt gibi meyveleri tüketmemizde çok fayda vardır.
Kiwi meyvesi C vitamini açısından son derece zengindir.
Eğer dört portakal veya onun yerine iki kiwi tercih ederseniz günlük C vitamini ihtiyacımızı karşıladığımızı biliyor muydunuz?
Kansere yakalanmamak için evimizde ; eskilerin sofralarından asla vazgeçemediği Tarhanayı,Aşureyi,Keşkeği kansere karşı alınacak önlemsofralarınızdan adına eksik etmeyelim.
Kış mevsimin vazgeçilmezi kestane kışın bol tüketilmelidir. Çünkü B1,B2,C vitamin açısından son derece faydalı bir besindir.
Faydalarına gelince;
Bağışıklık sistemini güçlendirir. Cinsel gücü artırıldığı söylenmektedir.
Gün içerinde şeker tüketimi doktorların ön gördüğü 50.gr şeker tüketimini geçmemelidir.
Denizlerimizden bereketiyle balıkçılarımzın tezgâhlarını lüfer doldurmakta, lüferin bereketinden faydalanmak isteyenlere tavsiye üç ay boyunca tazeliğini dipfrizde muhafaza edebilmekte. Ve istenilen an dipfrizden alıp, çözülmesini bekledikten sonra aynı tazelikte afiyetle yiyebilirsiniz.
Sadece yapmanız gereken fazladan alınan Lüferleri buzdolabı poşetinde tek tek hava almayacak şekilde dipfrize atmanızdır.
Aynı zaman da şuan tam zamanı olan tekir, barbunyayı da tezgâhlarda görebilmeniz mümkün çünkü tam zamanı tüketilmesi açısından.
Bu aylarda taze cevizi bol bol evinizde çocuklarınızla tüketmenizi tavsiye ediyorum.
Ceviz Omega-3 ve Omega-6 açısından son derece zengin bir besin kaynağıdır.
Beynimize, ciğerlerimize, bağış sitemize kuvvetlenmesine son derece faydalı olan ceviz her derde devadır. Kötü kolestorollü düşürmektedir.
Lif acısından oldukça zengin bir besindir. Günde bir avuç ceviz tüketmek oldukça faydalıdır. Fazla tüketme durumunda kilo alımına neden olur.
Sonbaharın gelmesinin en güzel yanı balık sezonun açılması olarak düşünüyorum. Omega-3 vitaminiyle zengin olan balıklarımız sofralarımıza hem yeni lezzet katıyor hem de vücudunu muzun İhtiyacını karşılıyor.
Eylül ayında istavrit,Hamsi, Palamut,Uskumru afiyetle bolca tüketebilirsiniz.
Sizler için besleme uzmanımız Ramazan Sonrası beslenmede nelere dikkat edilmesi gerektiğini açıkladı:
“Ramazan boyunca gün boyu en az 15 saat aç kalan metabolizmayı, ramazan sonrasına geçişte üç öğün beslemeye alışık olmadığından yediğimiz miktarlara dikkat etmemiz gerekir.
Bu nedenle lokmalarımızı daha çok çiğnemeyi ve sindirimi kolaylaştırması açısından yemeklerden sonra soda tüketmenin son derece faydalı olacaktır. İlk üç gün metabolizma bir anda düzenli beslenmeye ve hızlanması durumunda kan şekerimizde düşüş, uyku hali, yorgunluk, olabileceğinden, kan şekerimizi dengeleyecek tarçınlı sıvı, çay gibi ürünleri tercih etmemiz kan şekerimizi dengelemeye yetecektir....
On bir ayın sultanı ramazan ayı boyunca oruç tutarken bizleri gün içerisinde tok tutacak yiyeceklerimiz
Yumurta, Proteinli besinler, Tarçın, Yeşil çay ve Çörekotu olduğu söylenmekte. Oruç tutmanın ruh sağlığı içinde kendimizi motive edip, pozitif düşünceyle, uyku ve dengeli beslenme durumunda oruçlu günlerin tahammülsüzlük yerine daha güzel geçilebilineceği söylenmektedir.
Ekmek %1,50 oranında tuz azalıyor.
Ekmek 15 randamınlı unda üretelicek
Ekmekteki kepek oranı artıp,rengi değişecek.
Marketlerin öündeki ekmek bırakılmayacak,
Ekmek ambalajı satılacak,
Ekmek satış noktaları ürünlerinde açık bırakılmayacak,
Üretim koşullarına uymayanlar 11 bin 750 lira ceza alacak.
Evimizin vazgeçilmez meşrubatlarından Cola Ve Pepsi tüketimine dikkat edilmesi geriyor.
İŞTE ARAŞTIRMANIN ÇARPICI SONUÇLARI
Litrede 25 küp şeker
- Pepsi ve Coca Cola’da yer alan bazı bitki özlerinde alerjik hidorkarbonlar bulunduğu tespit edildi.
- Kolaların renklendirilmesi için kullanılan ve ABD’de potansiyel kanserojen olduğu gerekçesiyle kullanımına kısıtlama getirilen E 150c ve E 150d (karamel) kimyasal maddelerinin Avrupa’daki ürünlerde sınırlama olmaksızın kullanılmaya devam edildiği ortaya çıktı.
- Tüm içeceklerde en yoğun olarak tespit edilen madde beklendiği gibi şeker. Hemen hemen tüm ürünlerin litresinde 100 grama yakın şeker bulundu. Coca Cola&...
Sabah kahvaltısının bir bütünü Çayımız ise kafein oranı daha az olması ve antioksidan gücünün daha fazla yüksek olmasıdır. Çay da herşey gibi fazla alımında vucutdaki demir oranı azalttığı söylenilmektedir.
Türk Kahvesi veya Neskafe hayatımızda vazgeçemediğimiz iki tat. Bir yudumu bile kendimize gelmemize yeter de artar. Peki, bu kadar vazgeçemediğimiz kahvenin gün içerisinde alımı fazlaşırsa zararı olur mu? İnsan bedeni her bir kilogram için 3-5 miligram kefeni tolera edebiliyor. Yani 1-2 kahve sorun yaratmıyor. Kahve de bulunan “Polifoneller” de var. Eğer makul miktarda kahve içerseniz, Polifenler kalp sağlığından belleğinize birçok oranda güçlü bir antioksidan destek sağlıyor. Fazla alımında ise en belirgin özelliği kalp çarpıntısı ve uykusuzluk.
Alo 174 nolu numarayı daha önce duydunuz mu?
Alo 174 Türkiye’nin her yerinden gıda ile ilgili her türlü şikâyet ve önerilerinizi dinlemek için devreye girmiş bir çağrı merkezidir.
Bir tüketici için yapılacak en güzel bir davranıştır. Bu hizmeti çok sevdim. Teşekkürler.
“Kahvaltınızı kral, öğle yemeğinizi prens, akşam yemeğinizi fakir gibi yiyin.” Adelle Danis
Dünya Sağlık Örgütü,bir kişinin günde 5 gram tuz tüketmesini öneriyor. Araştırmalara göre ise ülkemizde bir kişinin tükettiği günlük tuz miktarı yaklaşık 18 gramdır. Fazla tuz tüketmenin hipertansiyon, kardioyovasküler hastalıklar, gastrit, kanserler, osteoporoz, böbrek hastalıkları ve diyabete yol açabileceği uyarısında bulanan uzmanlar, günde 1 gram az tuz tüketiminin kalp krizi riskini %3, felç riskini %5 oranında azalttığını belirtiyor.
Yazın gelmesiyle pazarlarımız ve marketlerimiz hem renklendi, çeşitlendi ve bereketiyle evlerimize canlılık getirdi. İnsan sadece bir pazarı gezmesiyle bile mutlu olabiliyor, Çünkü o kadar güzel sebze ve meyve çeşitlerimiz geldi ki mutfaklarımız şenlendi. Kışın verdiği monotonluk artık geri de kaldı. Yaz mevsimiyle gelen yorgunluk hislerini tek tek kendini tezgâhlarda gösteren sebze ve meyveleri tüketmekle giderebiliriz. Her sebze ve meyve vücudumuzun ihtiyacını karşılayacak vitamin deposunu aittir. Doğal ve zamanında beslenme alışkanlığı vücudumuzun ihtiyacı olan vitamini karşılamaya yetecektir. Bizlere düşen sadece tüketmek ve keyfini yaşamak.
Soğan, sarımsak baş tacınız olsun! Soğuk havanın yavaş yavaş tüm yurtta etkisini hissettirdiği bu günlerde doğru ve sağlıklı beslenmenin hastalıklara karşı vücut direncini artırmada büyük önem taşıdığı bildirildi Uzmanlar, vatandaşların kış sebze ve meyveleriyle birlikte antimikrobiyel değeri yüksek olan soğan ve sarımsağa sofralarında yer açması gerektiğine dikkati çekiyor. Yrd. Doç. Dr. Akman:” Soğuk havalarda vücut direncini artırmakve hastalanmak istemeyenler kış sebze ve meyveleriyle soğan ve sarımsağı sofradan eksik etmemeli” Soğuk havanın yavaş yavaş tüm yurtta etkisini hissettirdiği bu günlerde, doğru ve sağlıklı beslenmenin hastalıklara karşı vücut direncini artırmada büyük önem taşıdığı bildirildi. Uzmanlar, vatandaşların...
İngiltere’de yapılan 50 mısır gevreği çeşidi incelemiş ve ‘’sağlıklı gıda’’ olarak önerilen ünlü markaların, mısır gevreklerinde olması gereken normalde şeker miktar oranı % 15’le sınırlı olması gerekirken, şeker oranı % 35 ila % 37 ‘diler deymiş. Tabii bu da çocuk ve yetişkinlerin sağlığına zarar vermektedir. Umarım en kısa zamanda şeker oranı fazla olan markalar üretimden kalkar veya tüketiciler hangi markalara ait olduğu bildirilir.
Daima taze ve tuz eklenmiş besinleri tercih edin.
Besinlerin etiketlerdeki tuz /sodyum miktarına dikkat ediniz.
Yemeklerin tadına bakmadan tuz kullanma alışkanlığınızdan vazgeçin.
Baharat ve maydanoz, nane, kekik, dereotu, rezene, fesleğen gibi hoş koku sağlayıcıları tuz yerine tercih ediniz.
Turşu, ketçap, hardal, zeytin, soya sosu, salata sosları vb. yiyeceklerini tuz içeriği yüksektir. Bu besinlerden uzak durunuz ya da çok nadir tüketiniz.
Taze sebze ve meyve tüketimini arttırınız. Maden suları çok sayıda mineral içermektedir. Sodyum içeriklerini etiketlerinden kontrol ediniz.
Seneler önce aşırı derecede kilo almam ve yanlış zayıflama yöntemiyle ilgili problem yaşadım. Uyguladığım zayıflama yöntemiyle kilo kaybına uğramam gerektiği yerde, hızla kilo alımım devam etmekteydi. Oysa öğünlerimi azaltmış yağ, tuz, şeker alımını tamamıyla kesmiştim. Vücudum zayıf düşmeye başlamıştı. Annemin tavsiyesi üzerine beslenmede uzman bir doktorla görüşmemiz gerektiğine karar verdim. Yaşadığım tecrübeyi sizinle paylaşmak ve ışık tutmak isterim.
Uzman doktorumuzun tavsiyeleri şunlardı:
Günde üç öğün yemek yemem gerektiğini ancak bu şekliyle metabolizmamın çalışarak vücudumun kilo vermeye başlayacağını,
Akşam beş çayında aperatif bir şey(tost, bir dilim ekmek, küçük peyn...
Fakat ama neyi? Bir insan ve anne olarak en kızdığım konulardan bir tanesi tükettiğimiz gıdaların içindeki katkı maddesi. Şahsen şaşırdım kaldım neyi tüketiyorsak katkı maddesi, GDO (canlıların hücre yapısıyla oynanması ve doğal yapının değiştirilmesi sonunda elde edilen ürünlere “genetiği değiştirilmiş organizmalar) (Kısaca: GDO) deniliyor. Bir ara "pirinçte" de çıktı yok artık dedim.
Bir hatırlatma pirinçte arsenik tehlikesi var özellikle hamile bayanları ve çocuklar için tehlike oluşturuyor. Anne karnında bebek ölümlerine sebep olmaktadır. Pirinç tüketiminde bilinen markaları tüketmemiz söyleniliyor. Şimdi de "süt" çıktı. Kalsiyumdan zengin olan süttü yavrularımızın hay...