Lisa ,hala şilte fabrikasında mı çalışıyorsun?
" Hayır ayrıldım."
"Niye?"
"Beni deneme bölümünde almak istediler de..."
Müdür ,otelin dedektiğini çağırarak talimat verdi:
"112 numaralı odayı kontrol et.Müşterinin eşyalarını arasında otele aik bir şey var mı,bak.Kendisinden şüpeleniyoruz.
Dedektif soluk soluğa yanına gelince müdür sordu:
" Ne oldu bir şey bulabildim mi? Valizinden havlu filan çıktı mı?
"Valla eşyalarının arasında bir şey bulamadım ama bizim oda hizmetçisi adamın yatağındaydı."
Adamın karısı hamileymiş. Bir gece yarısı sancısı tutmuş. Ebeyi çağırmışlar. Tam doğuma başlarken elektrikler kesilmiş.
Adamcağız mecburen fener tutarak doğma yardımcı oluyormuş. Nihayet bebek sağlıklı doğmuş. Ancak ebe bakmış bir bebek daha geliyor onuda doğurtmuş.
Bitmemiş ardından bir tane daha ...
-Adam derhal feneri söndürmüş.
-ebe ne yaptın açsna bu feneri demiş
-Adam olmaz ebe demiş baksana ışığı gören geliyor...
Temel otobüste cep telefonu ile konuşuyormuş yolcular uyarmış. Otobüste cep telefonuyla konuşmak yasaktır. Temel telefonun öbür ucundaki arkadaşını uyarır ula cemal otobüsün içinde konuşmam yasakmış sen konuş ben dinleyeyum.
Yaşlı kadın doktora dedi ki -
Gaz sorunum var aslında çokta şikayetçi değilim. çünkü gaz çıkarırken ne sesi var ne de kokusu.
Mesela geldiğimden beri en az 20 kez gaz çıkardım ama siz farkına bile varmadınız.
Doktor, tamam teyzecim der. Bu hapları alın 1hafta sonra sizi tekrar göreceğim
1hafta sonra yaşlı kadın kontrole gelir.
Ancak müthiş sinirlidir.
Doktor bey bana ne hap verdim bilmiyorum der gaz çıkarırken halen ses çıkmıyor ama çok kötü kopmaya başladı.
Tamam der doktor çok iyi burnunuz düzelmiş şimdi sıra kulaklara geldi.
Fakir kız, sevgilisine sorar:
-Sevgilim. Biz artık evlenelim. Ben seni o kadar çok seviyorum ki, ekmekle suya bile razıyım.
Sevgilisi cevap verir:
-Çok güzel hayatım, çok güzel de hemen evlenelim ama düşünüyorum, haydi suyu ben tedarik edeyim.
Emeği kim getirecek?
Budapeeşteli üniversiteli sınıfı geçememiş,hocalarına kızgınlığından " zalimler,insafsızlar,duygusuzlar " diyerek giderken arkasından bir polis omuzuna yapışarak haydi karakola demiş.
-Öğrenci
-Niçin karakola götürüyorsunuz?
-Polis
Hükümete hakaret ettin de.
Dün gece geç vakitte gittim. Elektrik kesikti kapı açıldı. Ben hizmetçi kızdır diye öpmeye başladım. Uzun uzun öpüştük.
Neden sonra kim olduğunu fark ettim.
Kim olacak karımmış.
E ne var bunda?
Bir ara karım kulağıma eğilip ,”çabuk ol kocam her an gelebilir” dedi.
Keçinin ipinden tutmuş yürüyen adam hiç sevmedim komşusuna rastlamış.
Görmezlikten gelip selamsız geç mi düşündü sırada komşusu laf atmış
" hayrola bu eşekle nereye böyle?"
" eşek de nerden çıktı keçi bu keçi görmüyor musun?
Sevimsiz komşu gülmüş:
Evet, zaten bende keçi ile konuşuyorum sana ne oluyor?
Nereye
İki evli erkek yolda karşılaşmış
Nereye?
Eve gidiyorum, hizmetçi annesine gitti karım yalnız ya
-Sen nereye
" ben de eve karım annesine gitti de hizmetçi evde yalnız
Cenaze törenin de ,iki adam,ölen cimri birisi hakkında konuşmaktadırlar.Biri sorar:
-Demek karısına ve çocuklarına bir şey bırakmamış ha?
-Diğeri cevap verir:
-Nasıl bıraksın? Önce servet yapayım derken, sıhhatini kaybetti. Sonra sıhhatini kazanmak için derken servetini kaybetti.
Cimri kadına, yargıç:
-Eşinizin başına bir tabak atmışsınız.
Cimri:
-Evet, tabağa çok yazık oldu, tabak Bavyeral porseleni idi.
Yeni bir evli çift para biriktirme yöntemi olarak her sevişmelerinden sonra yatağın yanında duran kumbaraya bir milyon lira atarak para biriktirmeye başlamışlar.
Uzun bir müddet adamın paraya ihtiyacı olur ve kumbarayı açar. Kumbaranın yanında 1 milyon
Lira ‘nın yanında, beş milyonluklar ve on milyonluklar da çıkar.
-Adam karısına hayretle sorar:
-Ben kumbaraya sadece bir milyonluktan başka para atmamıştım. Diğer paralar nereden geldi?
Kadın hiç istifini bozmadan cevap verir.
-“Aman hayatım! Herkes senin gibi cimri değil ya.”
Temel bir kızı tavlamış.Nasıl kızı eve atacağını düşünmüş.
Aklına bir kurnazlık gelmiş.
-Gel ,sana filimi göstereyim.
-Kız heycanlanmış.
-Nerede demiş.
-Evde.
-Kız bir yandan yürüyor ve fil hakkında soru soruyorlar.
Hani fil nerede?
temel , tavan arasında
Birlikte tavan arasındayken
Temel ellerini cebine sokmuş cepleri dışarıya çıkarmış.
-işte fillin kulakları,hortumuda birazdan görürsün,demiş.
Ayşe:
-Kocacığım, hep bana " canım " diyorsun da, hiç "Ayşeciğim" demiyorsun, demiş.
Temel cevap vermiş:
-İsim söylersem ,karışıklık olur.
Karadenizlinin biri İngiltere'ye gitmiş.
Dönüşünde:
-Dil bilmediğine göre, çok sıkıntı çekmişsinizdir, demiş arkadaşı
- Karadenizlim
- Yok,diye cevap vertımiş asıl sıkıntıyı İngilizler çekti.
Karadenizli bir toplulukta anlatıyormuş,karısıyla nasıl tanıştığını?
-ufaklık atılmış birden
-Baba,sen annemle evliyken ben neredeydim?
-Uşağım,diye cevap vermiş .babası
-balayına giderken benimleydin.
-dönüşte ise annenleydin
Karadenizli'nin birine sormuşlar
-Güzellik mi önemli,aptallık mı?
Duraksamadan cevap vermiş:
-aptallık
-neden?
-çünkü ,güzellik geçicidir.
Karadenizlinin biri basur ameliyatı olmak için hastaneye gitmiş
Doktor,basuru yakan elektirikli aleti içinde gezdirmeye başlamış.
Karadenizli hem acıdan kıvranıyor hem de gülüyormuş.
Doktor sormuş:
- Niye gülüyorsun? demiş
-Canım acımasına açıyor ama doktor bey, nasıl gülmeyeyim?
Şu elektirik denen şey bizim köye gelmeden önce benim makatıma girdi!
Karadenizli'nin biri İstanbul'a gelmiş ve otobüse binerken bir kağıd gösterip "paso" diyerek otobüse biniyormuş
Kendisi de evlenme üzdanını çıkarmış:
- ve "paso" demiş
şoför:
-"dur.dur" bakalım,demiş."Sen onunla ancak evdekine binersin" demiş.
Karadenizli biri anlatıyormuş:
-evliliğin dört evresi vardır
-can cana,
-yan yana
-göt göte
-git öte
Bir ajansın yaptığı sosyolojik araştırmanın ortaya koyduğu bir gerçek:
-Ekonomik sıkıntıdan dolayı fuhuş giderek artıyor.
Bunun halk diliyle açıklaması da şöyle:
-Fiyatlar fahiş olunca ;
-Bazıları da fahişe oluyor.
“ Biliyor musun? Senin için hiç zevki yok, diyorlar.”
“Hakları var. Seninle evlendikten sonra zevk sahibi diyecek değillerdi ya…
-Yargıç hırsızlık sanığına sorar:
-Niye düzenli bir gelir kazanmak için çalışmadın?
-Sanık,
-Çalıştım ama ;hep yakalandım.
Eski Roma’da bir zina davasına bakılıyordu. Avukat yargıçtan müsaade isteyerek karşı tarafın avukatına sorar:
-Zina halinde yakalanan adama ne derler?
-Ne diyecekler? Beceriksiz
Bir sanığın hapishane arkadaşı soruyor:
-Niçin bu kadar genç bir avukat tuttun?
Göreceksin bakın; davam ne kadar uzayacak..
-yaşlı avukat buna dayanamaz
Yargıç 19 yaşındaki güzel kadına bir daha baktı ve sordu: “Bu yaşta, fahişelikten bu kadar sabıka…
Bu nasıl şey?
Kaç yaşında başladın bu işe? “ 10 yaşındayken, benim yaşımda bir oğlan çocuğu bana kızların niçin yaratıldığını söylemişti.
O günden bu yana rastladığım büyük adamların hiç biri farklı şey söylemedi ki, yargıç bey?
Yargıç kadına sormuş:
-Mesleğiniz?
Kadın utanarak
-umumi kadın
-yargıç biraz ağır işitiyordu:
-Efendim? Diye sordu.
Kadın sesini yükselterek
-tekrar umumi kadın
-Yargıç” Anlamadım”
Kadının sabrı tükenerek
-Orospu,ne olacak,anladınız mı?
Amerika’da Bir trafik levhasında şöyle yazmaktadır:
-Otomobilinizi dikkatli sürün.
-Kurallara uyun.
-Unutmayın, hayatınızın yedek parçası yoktur!
Ne Ekersen Onu Biçersin
Köylünün birisi karısının aleyhine boşanma davası açar. Yargıç, adama niçin boşanmak istediğini sorar.
Adam şu cevabı verir.
-Efendim, bu kadar yıllık çiftçiyim. Şimdiye kadar mısır ektim, mısır çıktı. Arpa ektim, arpa çıktı. Ama bu sefer yanıldım. Beyaz ektim, Arap çıktı.
Şoför kullandığı taksiyle “ Sağa dönülmez” işaretine rağmen sağa saptığı sırada trafik polisinin keskin çalan düdüğüyle yavaşlar.
Trafik polisi kızgın bakışları eşliğiyle araba ya doğru yürür.
-Levhayı görmedin mi?
-Şoför ise hem kabahatli hem de itirafta bulunur?
-Görmesine gördüm de sizi görmedim…
-Komiser bey, ne olur beni tevkif edin.
-Niçin?
-Karıma tam altı el ateş ettim.
-Öldü mü?
-Hayır! Hiç birini isabet ettiremedim.
-Öyle ise neden tevkif edilmeni istiyorsun?
-Şimdi her yerde beni arıyor.
Leonardo da Vinci'ye sormuşlar:
-Sizin resimleriniz neden bu kadar güzel,çocuklarınız çirkin?
-Ben resimlerimi gün ışığında yapıyorum,demiş Leonardo
-Aşk nedir? diye sormuşlar.
-Karşılıklı bir yanlış anlama,diye cevap vermiş Oscar Wilde.
Madame de Stael:
-Bir kadın için bütün bir hayat; bir erkek için bir oyunun tek perdesi.
Bernard Shaw:
-Bir kimsenin başka insanlarla arasındaki farkı abartmak...
-Antoine de Salle
-iki kişilik bencilik
Ben Hecht:
-Kalpte boş delik.
Lytton:
-Boş adamın işi;meşgul adamın aylaklığıdır.
Grasset:
-Karşılaştırmanın son bulduğu an.
Delikanlı dans ettiği kızın kulağına fısıldıyor:
“Benim oraya gidip; bir şişe şarap içelim mi?”
“Olmaz. Önce şarapla başlar, dokuz ay sonra da süt vermeyle son bulur. İstemem.”
İki fakir üniversite öğrencisi evlenir. Aralarında şöyle anlaşırlar:
“Her ikimiz de sevgi içinde yaşayacağız.”
Bir hafta sonra üniversiten evine geldiğinde karısını radyatörün üzerinde oturmuş görür ve sorar:
“Orada ne yapıyorsun karıcığım?”
“Akşam sevgi yemeğini ısıtıyorum sevgilim.”der
“Sizi çok beğeniyorum madam”
Kadın sordu:
“Örneğin neremi?”
“Hangisini saysam, gözleriniz, kaşlarınız, dişleriniz, elleriniz, renginiz…”
“Başka?”
“Konuşmanız, tebessümünüz, zekânız, incelik ve zerafitiniz…”
Çok teşekkür ederim.”
“Yalnız bir teşekkür mü? Örneğin benim sizde bulduğum meziyetlere karşılık, sizde bir meziyet bulmuyor musunuz?”
“Bulmaz olur muyum?”…Bir meziyetiniz var ki çok önemli:
“Güzel şeyleri keşfetmedeki zekânız.”
Yaşlı erkekler evli olan,üç genç kadın, bir genç kadın bir öğle yemeğinde buluşmuşlar,karılarını çekiştiryormuş
“Benim kocam kala kala yüzde 20 kalmış…”
Sen gene şükret…
Benimkisi de yüzde yüz kaybetmiş gücünü…”
Üçüncü lafa karıştı:
“ya benimki si…Yüzde ikiyüz kaybetti dün gece!...”
“Yüzde iki yüz mü? Nasıl olur?
“Dilini de ısırdı..
Sinema ve şarkı alanlarında giderek daha genç yetenekler peşinde koşuyor prodüktöre…
İşte geçenlerde bir gün,mutlu bir anne,birkaç aylık bebeğini,kendisini ziyarete gelen komşusuna gösterirken,şöyle bir soruyla karşılaştı.
“Hala siz mi besliyorsunuz yavrunuzu?”
“Hayır,o bizi besliyor.Son plağı iki aydır liste başı da..!
Kuşcu dükkanına giren adam,eliyle kafeslerden birini göstererek:
“Şu pa pa pa pa pagağını is is is is isti istiyorum.
Kuşcu kafesi indirdi.Müşteri sordu:
“İiiiiiiiiiiiii iyi ko ko ko kok o ko konukonuşur mu mu mu?
“Sizden iyi konuşma para almam,efendim.”
Bir ajansın yaptığı sosyolojik araştırmanın ortaya koyduğu geçek:
“Ekonomik koşullar yüzünden fuhuş giderek çoğalıyor.
Bunun halk diliyle açıklaması;
Fiyatlar “Fahiş”olunca,
Bazıları da “ Fahişe “oluyor.
Mirasyedi
Zengin iş adamlarından birinin oğlu, babasının arkadaşına bir mektup götürmüştü, dönerken baba dostu sordu:
“Üniversiteye devam ediyor musun?”
“Hayır”
“Eee… Ne olmak istiyorsun?”
“Allah kısmet ederse, iyi bir mirasyedi.”
Doktor sordu:
“Kaza nasıl oldu?”
“Sevgilimle halının üzerinde seviyorduk. Birden avize üstümüze düştü.
“Çok talihsizsiniz”dedi doktor.
“Popunuzun üzerine düşmüş. Bir iki ezikle kurtulmuşsunuz…”
“Ne demezsiniz. İki dakika önce düşse, beynimi dağıttı…”
Adam arkadaşına sorar:
“Yahu! Senin kedi neden öyle deli gibi ağaçtan koşuyor?”
“Dün hadım ettirdim de, randevularını iptal ediyor.”
Geri Kalan
Hollandalı kız, Alman arkadaşı Han’sa döndü…
“Bu gece Alman değil, Hollanda usulü yapalım…
Yemekler içkiler senden…
Gecenin geri kalanı benden…
Yaşlı adam eczacıya sormuş:
“Prezervatifiniz var mı?
“Ne renk olsun efendim” demiş eczacı
“Boş ver rengini oğlum” demiş yaşlı adam.
“Kolalısı var mı, sen ondan haber ver.”
“ Bana bak hanım, giderek artan bu hayat pahalılığında biz de biraz kemerleri sıkalım ha, ne dersin?
“Haklısın kocacığım, ben de aynı fikirdeyim.”
“Bak örneğin, biraz yemek pişirmeyi öğrensen, hizmetçiye yol verirdik.”
“Evet, kocacığım, haklısın ama sen de biraz benimle ilgilensen şoföre de yol verebiliriz.”
Ufaklık annesine:
“ Anne, babam hizmetçi ile birlikte harika limon sıkıyor.”
“Anlayamadım, nasıl yani?”
“Hizmetçi kız limonu sıkacağa koyuyor, babam da hizmetçiye bastırıyor.”
Personel müdürü, işe yeni alınan sekretere öğüt veriyor:
“Size istediğinizin iki misli ücret verdik nedenini anlayabiliyor musun? Gece-gündüz çalışmanızı bekliyoruz.
Adam kitapevinden içeri girip tezgâhta duran kadına sormuş:
“Sizde Kadınlara Karşı Zafer Kazanan Erkek roman var mı?
“ Var efendim, orada masallar bölümünde bulabilirsiniz?”
Adamın biri gazete bayisine gitmiş, oradaki tezgâhtar kıza:
“Bana bir Sabah, bir de Akşam verir misin?”demiş. Kız cevap vermiş:
“Sana bir Posta yeter.”
Leonardo da Vinci’ye sormuşlar:
Sizin resimleriniz neden bu kadar güzel de, çocuklarınız çirkin?
-Ben resimlerimi gün ışığında yapıyorum, demiş Leonardo.
Genç kadın arkadaşına dert yanıyordu.
Arkadaşı:
“ Belki de suç sendedir.Kocan akşam eve yorgun argın geliyor.Ona gereken ilgiyi gösteriyor musun?
Örneğin,onu kapıda bekleyip,gelince öpüyor musun?”
“ Sorun da bu ya!..Öpünce geliyor.”diye yanıt verdi genç kadın
Karısını yatakta cüce bir adamla yakalamıştı.Küplere bindi:
“ Daha iki hafta önce,bir daha yapmayacağına dair bana söz vermiştin de seni affetmiştim.
“ Bu ne rezalet?”
“ Ama kocacığım görüyorsun ki işte;azaltmaya çalışıyorum!”
“ Paris en akıllı kadını küçük Suzan’dır!”
“ Neden?”
“ Neden olacak;veresiye giyinir,peşin soyunur.”
Genç bir çift ilkbahar günü, bir boğanın inekle çiftleşmesini görürler.
Kadın eşine sorar:
“Boğa ineğin arzuladığını nereden anlar?”
“kokusunu alır!” der eşi
Bunun üzerine karısı kocasına yaklaşır ve sorar:
“Sevgilim, hiç koku almıyor musun?”
Hem erkekler hem kadınlar için:
20 yaşındaki kadın Afrika gibidir.
Henüz hiçbir yeri keşfedilmemiştir.
30 yaşındaki kadın Hindistan gibidir.
Her yanı sıcak, bereketli ve esrarengizdir.
40 yaşındaki kadın Amerika gibidir.
Teknik bakımdan mükemmeldir.
50 yaşındaki kadın, savaş sonrası Avrupa’ya benzer.
Her yanı tahrip edilmiştir.
60 yaşındaki kadın Sibirya gibidir.
Herkes nerde olduğunu bilir, fakat kimse gitmek istemez.
Erkekler İçin
20 yaşındaki erkek banliyö treni gibidir.
Henüz istasyonda durur.
30 yaşındaki erkek posta treni gibidir.
Önemli istasyonlarında durur.
40 yaşındaki erkek ekspres gibidir.
Büyük istasyonlarda durur.
50 yaşındaki erkek marşandiz gibidir.
Yalnız su almak için durur.
60 yaşındaki erkek, manevra yapan lokomotif gibidir gider, gelir.
70 yaşındaki erkek, kaza yapan tren gibidir.
Depoya çekilir.
Temel çocukları İdris ile Fatmaya'yı tamamen soyar ve denize sokar az sonra idris geri gelerek:
"Baba bizi nerden aldın?"diye sorar.
Temel:
"Ben sizi satın aldum. der
"Aynı paraya mı?"der.
"Evet."
"Uyy baba,vallahi seni kazıklamışlar."
"Neden?"
"Görmüyor musun?Fatma,hem eksik hem çatlaktır."der
Dursun'un köyünde ziraat mühendisleri tarlalarda araştırma yapıp tarlaların verimini ölçüyorlarmış.Sıra Dursun Bey'in tarlasına gelmiş.
Araştırmayı yapan mühendisler Dursun'a:
"Senin tarlan çok verimli bu tarlaya 1 verirsin bir alırsın," demişler.
Dursun birden sararmış kara kara düşünmeye başlamış.
Mühendisler:
"sevineceğin yerde ne diye üzülüyorsun?"deyince dursun:
"Nasıl üzülmeyeyim.Ben geçen yıl buraya kaynanamı gömmüştüm.Şimdi beş tane geri gelirse ben ne yaparım."?der
Adamın biri Karadenizli arkadaşına:
"Eşek!"demiş
"Eşek olduğum için mi arkadaşınım,yoksa arkadaşın olduğum için mi eşeğim?"
Temel komutanına:
"Çocuğum olacakta!"
Komutan:
"Ne zaman? diye sormuş
Temel:
"İzin verirseniz,eve gittikten 9 ay sonra," demiş.
İki eski arkadaş buluşmuşlar; havadan sudan, hastalıklardan, yaşlarından birçok şey hakkında konuşuyorlarmış. Birisi diğerine sormuş:
-Peki, arkadaşım seks hayatın nasıl?
-Coca-Cola gibi !..
-O! Hala volkan gibi patlıyor, köpüklenip etrafa mı taşıyor?
Arkadaşı kafasını iki yana sallayıp cevap vermiş.
-Sevgili dostum hiç de zannettiğin gibi değil. Önce Normal’di, sonra Light oldu, şimdi de… Zero oldu.
Üç denizci bir denizkızını kurtarır. Denizkızı bunlara der ki;
“Ben efsane değilim, işte görüyorsunuz, ama sihirli bir yaratığım. Siz hayatımı kurtardınız. Bende sizin birer dileğinizi gerçekleştireceğim.
Dileyin benden ne dilerseniz…”
Birinci denizci dilemiş: “Zekâmı 2 katına çıkar.” Denizkızı “dileğinizi olmuş bilin”.der
İkinci Denizci atılmış: Benim zekâmı üç katına çıkar!
“Olur “demiş denizkızı.
Üçüncü denizci bağırmış:
“Benim zekâmı 10 katına çıkar!”
“Yapamam”demiş denizkızı
“ yaparsın” demiş denizci.
Denizkızı; “ Emin misiniz? Yani demek istediğim, bu oldukça büyük bir değişiklik olacak”
Denizci sinirlenip dileğinde ısrar edince;
“ Peki” demiş denizkızı ve üçüncü denizci” Bir Kadına” dönüşmüş.
Adam merakla sormuş: Veliaht olan Galler Prensi’ne 14 yaşına geldiği zaman taç giymesine müsaade ediliyor da evlenmeye hakkına sahip olması için 18 yaşına kadar beklemesi gerekiyor? Karşındaki gülümseyerek yanıtlamış: Bir krallığı idare etmek,bir kadını idare etmekten daha kolaydır da ondan…
-Dede
-Efendim?
-Sen evlenirken nenemden elektirik aldın mı?
-yok,bizim zamanımızda elektirik yoktu.
-Nasıl?
-Gaz lambası vardı,gaza geldim evlendim...
-büyünce ne olacaksın?
-öğretmen…
-dayak yersin yerlerde sürüklenirsin!
-asker olurum.
-hasta yakınları öldürür!
-büyümem çocuk kalırım.
-okul sütü zehirler
-keşke doğmasaydım;
-bu mümkün değil kürtaj yasak
Akıl hastanesinde deliler bir araya gelip kaçış planı yaparlar. Elebaşları planı anlatır:
"Büyük bir kütük bulup, önce birinci kapıyı, sonra ikinci ve en son da üçüncü kapıyı kıracağız. Sonra da herkes başının çaresine bakıp kaçacak."
Temel akıl hastanesinde başhekimdir. Bir gün bakanlık müsteşarı hastaneyi ziyaret eder.
Camdan bahçeye bakarken delilerin yüksek bir yerden havuza atladığını görür ve Temel'e: "Bravo, mükemmel. Hastaların sosyal faaliyetlerini düşünmüşsünüz. Sizi tebrik ederim." der.
Temel'in koltukları kabarır: "Sayın müsteşarım; siz esas o havuzu bir de su doldurduğumuz zaman görün ne seviniyor zavallılar."
Aldığı cevap karşısında müsteşarın tepesi atar.
Temel durumu toparlamaya çalışır:
"Su koysak da fark etmez, yüzme bilmiyor ki..."
İki sevgili oturmuş konusuyorlardı.
Genç kız, – İnan bana sevgilim, sen hayatimdaki ilk ve son erkeksin. Erkek, kızın saçlarını oksayarak cevap verdi,
- Beni buna inandırmak senin elinde. Kiz biraz düşündü, sonra heyecanlı şekilde anlatmaya devam etti,
- Bak, hayatımın en kutsal şeyi üzerine yemin ederim ki, söylediklerim doğrudur. Adam meraklandı,
- Peki hayatinin en kutsal iki şeyi nedir sevgilim?
Kız ayni hızla cevap verdi,
-Çocuklarim tabii ki…
Adamın arabasının tekeri akıl hastanesinin yanında patlar. Tekeri değiştirirken bijonlar yerdeki mazgaldan aşağıya düşürür ve alması imkânsızdır. Kara kara düşünürken duvarın üstünden onu izlemekte olan bir deli seslenir. ‘’ Ne düşünüp duruyorsun, her tekerden bir tane bijonu sök ve o tekeri yerine tak, en azından bir lastikçiye kadar götürür seni.’’
Adam delinin dediğini yapıp tekeri yerine taktıktan sonra ‘’ben burada deliler kalıyor sanıyordum’’ der. Deli cevap verir: ‘’Deliler kalıyor, aptallar değil…’’
Hoca bi gün evinde oturuyormuş,cemaat gelip,yüklü miktarda para emanet etmiş…
Hoca ertesi gün camiye gelip,küçük bi bölümünü dağıtmış.Bu ne demişler?
‘’Sizin para doğurdu’’ demiş.
Pek sevinmişler.
Gel zaman git zaman, cemaat emaneti geri isteyince,
‘’sizin para öldü’’ demiş hoca…
Yahu para ölür mü denince de ‘’doğurduğuna inanıyorsunuz da, öldüğüne niye inanmıyorsunuz’’ demiş.
Temel, arabayla giderken bakmış benzini bitiyor.Hemen en yakın benzinciye girmiş,pompanın yanında durmuş,arabadan inip benzin deposunu açmış,başlamış işemeye.
Temel’in depoya işediğini gören pompacı:
‘’ya sen ne yapıyorsun,bu yaptığın normal mi?’’
Temel:
‘’Hayır Süper.’’
Sekreter patronuna ‘’Size kötü bir haberim var! Demiş,‘’Offf!.. Diye cevap vermiş patronu,’’Hep kötü haber, olumsuz haber…Yahu bir de iyi tarafından bak olaylara,bu ne olumsuz bir yapı?…
‘’ Tamam…’’demiş sekreter dişlerini sıkarak,’’Laboratuardan raporum geldi, kesinlikle kısır değilmişsiniz!
Temel, arabayla giderken bakmış benzini bitiyor.Hemen en yakın benzinciye girmiş,pompanın yanında durmuş,arabadan inip benzin deposunu açmış,başlamış işemeye.
Temel’in depoya işediğini gören pompacı:
‘’ya sen ne yapıyorsun,bu yaptığın normal mi?’’
Temel:
‘’Hayır Süper.’’
Çocuk tutucu bir aile çocuğu tanıştığı kızla evlenmeye karar verir. Delikanlının ailesi ne hikmetse “Kızlık muayenesi yaptıracağız”diye tutturur.Oysa kız önüne gelenle yatmış kaşar mı kaşar biridir. Durumu en samimi arkadaşıma anlatır. Arkadaşı da “ Canım bundan kolay ne var, git kasaba rica et; herhangi bir etin üzerindeki zarı soyup sana bir kızlık zarı yaptık” der.
Kız da dediğini aynen yapar, artık içi rahat damadın annesinin önerdiği doktora muayene başlar. Birden “Allah Allah” der…
Oğlanın annesi sorar: “ Hayrola doktor bey yoksa kız değil mi?”
Doktor hayretler içinde yanıtlar:
“Hayır, kız olmasına kız da, orasında mezbaha damgası ne arıyor onu çözemedim!
Feminist kongresinde Amerikalı kadın söz alır:
“Bir gün alışveriş yapmaktan bıktım ve kocama dedim ki;” Bundan sonra alışveriş sen yapmalısın..”Birinci gün yapmadı,ikinci gün yapmadı,üçüncü gün yaptı..
“Birinci gün yapmadı, ikinci gün yapmadı,üçüncü gün baktım yaptı…”
Fadime çıkar kürsüye: “ Ben de bir gün kocama dedim ki;”
Bu çamaşır işinden bıktım.Bundan sonra çamaşırları sen yıka…!
“Birinci gün görmedim,ikinci gün görmedim,üçüncü gün şişlik inmeye,gözüm yavaş yavaş görmeye başladı!...
Çekici bir genç kadın, çok zayıf bir bebeği doktora kontrole götürür.Bebeğe bakan doktor :
-Bu çocuk iyi gıda almıyor, der ve kadına dönerek ;
-Lütfen soyununuz, diye rica eder.
Soyunan kadının, göğüslerini iyice kontrol ettikten sonra doktor
-Düşündüğüm gibiymiş hanımefendi der, sizin hiç sütünüz yok.
Kadın :
-Tabi olmaz doktor bey, der.Ben çocuğun teyzesiyim...
Kadının biri parkta yürürken tecavüze uğramış.Suçlu yakalanır mahkeme günü hakim sorar:
-Anlat kızım:
-Hakim bey, yürüyordum ve adam karşıdan hızla üstüme yürüdü,beni yere yatırdı sonra tecavüze başladı..Ben dakikalarca imdat imdat diye bağırdım…
-Peki kızım gelen olmadı mı?
-Gelen oldu elbette hakim bey.
-Önce ben geldim,sonra o geldi!..
Çocuk, okuldan bir gözü şiş olarak dönünce, annesi telaşlandı :
-Oğlum ne oldu gözüne? Düştün mü yoksa?
-Hayır düşmedim.Arkadaşım Orhan'la dövüştük.Ben de yarın onun gözünü şişireceğim!
Annesi yatıştırmaya çalıştı :
-Sakın ha! Dövüşmek iyi birşey değil.Ben sana yarın pasta çörek vereyim.Arkadaşına da ver, barışın.Güzel güzel oynayın olmaz mı?
-Olur anneciğim, barışırız.
Ertesi gün, çocuk öteki gözü de şişmiş olarak döndü.Annesi merakla sordu :
-Yine ne oldu?
-Arkadaşım yaptı, daha çok pasta, çörek istiyor!
Delikanlı kompartımanda karsısında oturan genç ve güzel kadından gözlerini bir
türlü ayıramıyordu. Kadının kucağında güzel bir köpek vardı. Delikanlı bir ara :
- Ah, kucağınızdaki köpeğin yerinde olmayı ne kadar isterdim, kim bilir ne kadar
mutlu olurdum...
Der. Kadın delikanlıya alaylı bir şekilde bakıp cevaplar :
- Hata edersiniz. Çünkü köpeğimi hadim ettirmek üzere baytara götürüyorum!
Küçük yavru heyecanla annesine koştu;
-Anneee, anneee!...
Çabuk üst kata çık!
Bak ne göreceksin. Tanımadığım bir adam bizim hizmetçinin koynuna girdi.
Anne basmakları üçer beşer atlayıp çıkarken… Aşağıdan çocuğun sesi duyuldu;
-Nisan Biir…Nisan Biiiir..Çıkma anne,çıkma!Kandırdım seni.Bizim hizmetçinin koynundaki tanımadığım bir adam değil…Babam,babam…
Newyork'ta ikiz kuleler yıkılmadan önce bir
Adamla bir kadın kulelerin tepesinde akşam yemeği yiyorlarmış. Romantik bir yer,
Ortam süper, Newyork acayip güzel, kemancılar, yemek... Her şey süper... Kadın
Mest... Başlamışlar muhabbete. Adam konuştukça kadın hayran, adam konuştukça kadın hayran. Adam en sonunda konuyu yatağa getirmiş:
-Yatalım mı? Demiş. Kadın, birden ayağa kalkmış;
-Lanet olsun size, bütün erkekler aynısınız. Aklınız fikriniz yatakta deyip kendini camdan aşağıya atmış. 65. katta bir İngiliz camı açmış hava alıyor. bi bakmış ki kadın düşüyor. Kadını belinden yakalamış.
-Napıyorsun?? Demiş. Kadın ağlamaklı;
-Yaşamak istemiyorum. Demiş. İngiliz;
-Olur, mu hiç, hayat güzel, bak, seninle Londra'ya gideriz. Kadın;
-eee sonra? Demiş. İngiliz;
-Orada benim şatom var
- eeee sonra?
-Atlara bineriz, av partilerine katılırız.
-eee, sonra?
-en güzel viskileri içeriz
- sonra?
-Şöminemizin karşısına geçeriz.
-eee?
- sonra da yatarız. Demiş İngiliz.
Kadın yeniden ağlamaya başlamış;
-Allah kahretsin, bütün erkekler aynısınız, lanet olsun, aklınız fikriniz yatakta, demiş ve atmış kendini camdan aşağı. 45. katta bir Fransız balkonda hava alıyor. bi bakmış kadının biri düşüyor,
Hemen kadını belinden yakalamış;
-Napıyorsun? Demiş. Kadın ağlamaklı;
-nefret ediyorum, yaşamak istemiyorum, hayat çok kötü. Demiş. Fransız;
-olur mu? Haya t çok güzel. seninle Paris'e gideriz..
-eee, sonra?
-Caferlerde otururuz.
-ee, sonra? Demiş kadın.
-şanzelizede otururuz.
- sonra?
-en güzel yemekleri yeriz. En güzel şarapları içeriz.
-eee?
-sonra, müzeleri gezeriz, elele tutuşup Eyffel’e çıkarız..
-eee, sonra? Demiş kadın.
-oradan benim çiftliğime geçeriz.
-eee, sonra?
-yıllanmış bir şarap açarız.
-sonra?
-şarabımızı içeriz.
-eee??
-sonra da yatarız.. Demiş Fransız. Kadın yine ağlamaya başlamış;
-lanet olsun size. Bütün erkekler aynısınız, aklınız fikriniz yatakta, deyip kendini tekrar camdan aşağıya atmış... 18.katta Temel balkonda hava alıyor... Bir bakmış kadının biri düşüyor. Yakalamış belinden hemen;
- ne ediysun? Demiş.> > kadın ağlamaklı;
-yaşamak istemiyorum. Demiş.
Temel;
-olur, mu, hayat çok güzel dada. Demiş.
-seninle Rize'ye gideriz.
eee, sonra?
-ee,
- çay toplaruk..
-ee, sonra?
-yaylaya çıkaruk..
-ee, sonra?
-ee, horon teperuk..
-ee,sonra??
-baktuk sıkılduk,deniz kenarına ineruk..
-ee,sonra??
-denize açıluruk..
-ee,sonra??
-ee, hamsi tutaruk..
-ee, sonra??
-hamsi tava yeruk..
-ee,sonra??
-hamsi buğlama yeruk..
-ee,sonra?
-hamsikoli yeruk..
-ee,sonra??
-hamsili pilav yeruk..
-ee,sonra
-hamsi çorbası içeruk..
-ee,sonra??
-hamsi reçelu yeruk..
-ee,sonra??
-hamsili ekmek yeruk. ..
-ee,sonra??
-hamsi çorbası içeruk..
- eeee, yani yatmıycak mıyız..? demiş kadın.
Temel kadına bakmış;
-Orospii! Demiş, atmış kadını aşağıya...
Genç kız, sevgilisine telefon açmış:
Tankut, demiş, seni çok arzuluyorum, geceleri uyku uyuyamıyorum. Ne
Olur, bu hafta sonu bize yemeğe gel. Seni annem babamla tanıştırayım. Sonra
Benim odamda ders çalışıyor gibi yapar doya doya sevişiriz...
Tankut ömründe hiçbir kızla sevişmemiş, toy bir delikanlı.
Bir eczaneye gitmiş. Babacan eczacıya:
Bu hafta sonu önce bir aile yemeği, peşinden ateşli bir ask
Yasayacağım, demiş, o yüzden iyisinden bir kutu prezervatif istiyorum...
Babacan eczacı kutuları vermiş, oğlanın sırtını sıvazlayıp yolcu etmiş.
Tan kut hafta sonunda bir büyük buket çiçekle kızın evinin kapısını
Çalmış.
Genç kız kapıyı açmış.
Tankut'u doğrudan yemeğe almış.
Delikanlı i çok mahcup biçimde masaya oturmuş. Kızın ana babasının
Yüzüne söyle bir baktıktan sonra basını önüne eğmiş.
Başlamış dua etmeye.
Ancak dua bir türlü bitmiyor.
Kız sonunda dayanamamış, fısıltıyla:
Ben senin bu kadar dindar olduğunu hiç bilmiyordum Tankut, demiş...
Tankut adeta inlemiş:
Ben de babanın eczacı olduğunu.
Açıkgöz kahramanımız, barda tek başına oturan bayanın yanına yaklaşarak
Oturup oturamayacağını sorar. Aldığı olumlu yanıt üzerine muhabbet
baslar.
"Ne isle meşgulsünüz ?" der bizimki
"Son zamanlarda doktora tezim olan, dünya insanlarının penisleriyle ilgili
Araştırma yapıyorum" der bayan. Bizimki dumur olmuştur ama hiç bozuntuya
vermeden :
"Peki, ne cıktı araştırma sonuçlarınızdan ?"
"Araştırmalar sonucunda gördüm ki, en uzun penisler İtalyanlarda, en kalın
Penisler ise İranlılarda oluyor" der bayan ve ekler:
"Bu arada isminiz neydi"
Bizimki hemen cevap verir :
"Roberto Rafsancani"
Kaynana geline devamlı söylemiş “ Babanın evinden ne getirdin?”diye.
Gelin de usanmış, açmış ağzını yummuş gözünü;
-Daha ne getireyim, demiş. Göğüslerini göstermiş “Kristal avize” demiş. Göbeğini göstermiş “6 metrekare Bünyan halı” demiş. Popsunu göstermip”Renki televizyon “ demiş.
Sonra kaynanaya sormuş:
Peki, oğlun ne getirdi? Kırık bi anten. O da oynamazsan bi şey göstermez!..
Bir Türk Amerika’ya ziyarete gezmeye gitmiş. Sokakta dolaşırken tuvaleti gelir. Koştura koştura umumi bir tuvalet bulur. Kendini bir an önce içeri atmak ister fakat kapıdaki adam 25 cent ister. Bizimki sıkışa sıkışa 25 cent i verir içeri dalar. Zart zurt sesli yaparken yandan "yavaş be adam" diye ses gelir meğerse yandakinde bir Türk’müş. İşini bitirip dışarı çıktıktan sonra yandakiyle karşılaşır ve lafı yapıştırır."Be adam 25 cent e morartımı yoksa şopenimi dinleyeceğini sanıyordun" der.
Marsa gidecek astronot olarak Türkiyeden Temel ile Dursun seçilirler.Amirleri astronotlari yanina cagirip, ertesi gun cikacaklari Mars
> >yolculugu hakkinda son talimatlari verir ve bu zor yolculugun oncesinde
> >uyumak uzere evlerine gitmelerini soyler. Her iki astronot da,talimata
uyup
> >evlerine giderler.Dursun tam uyumak zereyken telefon gelir. Arayan
>Temel'dir.
> >- "Alo, Dursun. Ben Temel. Uyudun mi?"
> >> >- "Henuz deyil." -
"Pen cok heyecanliyum. Uyku tutmadi. Sağa da uyarsa,
> >penumle pirlikte icmeye ne dersun? Uzun sure icki icemiyeceguz..."
> >- "Ok.
" Bir saat sonra Temel ve Dursun bulusurlar, bir bara girip icki
> >Soylerler. Barmen tam ickiyi verirken ikisine de dikkatlice bakar.
> >- "Hey men. Sizi tanidim. Yarin Mars'a gidecek astronotlarsiniz. Sizeicki
> >verdigim ortaya cikarsa bir daha Dallas'ta ekmek yiyemem ben. Kusura
> >bakmayin."
> >
> >Temel ve Dursun barmenle tartismalarina ragmen o barda icki icemezler.
Baska
> >barlarda sanslarini denerler; ama TV programlarini surekli izleyen
> >barmenler onlari her seferinde tanirlar ve icki vermeyi reddederler.
> >Marketlerde kapalidir. Tam eve donmeye karar verdiklerinde Dursun'un'un aklina
> >bir fikir gelir.
> >
> >- "Yahu Temel, pizum uzay roketine koyduklari yakitin kokusuni
hatirlayimisun.
. Ayni viski gibiydi. Istiysen ondan icelum." Birlikte uzay
ussune
> >girerler. Kontrol etmek bahanesiyle yakit tankinin yanina gelirler.
Kimse
> >suphelenmez. Temel ve Dursun yakit tankindan
> > aldiklari yakittan birer ikişer kadeh icerler; sonra da evlerine
giderler.
> Dursun tam uyumak uzereyken telefon calar. Arayan yine Temel'dir. - "Alo
> >Dursun. Yine pen. Rahatsiz ettum ama kusura pakma. Sağa pi şey sormak istiyrum. Karnin agriyri mi?" -
"He. Hem de cok."
> >- "Peçi. O zaman sakin osurayum teme. Seni TOKYO'dan arayrum."
Adam bara girer.Ve barmenden 6 kadeh en kuvvetli içkiden ister.
Barmen Sorar:
Hey ne oldu arkadaş ne bu halin böyle?
-Kardeşim homoseksüel olduğumu öğrendim.
Ertesi gün aynı adam bara gelir bu sefer 8 kadeh en kuvvetli içkiden ister.
Barmen gene problemin ne oldu sorar:
-Oğlumun bir homoseksüel olduğunu öğrendim.
Ertesi gün adam gene gelir,bu sefer 15 kadeh sert içki ister.
Barmen artık kızar.
-Allah kahretsin,ailende kadınlardan hoşlanan biri yok mu be?
-Var der adam,karım
Çobanın biri dere kenarında koyunlarını otlatıyormuş. Tam o anda, yanına bir
-Cherokee Jeep yanaşmış. Brioni gömlek, Prada ayakkabılar giyen, Ray-Ban
- gözlüklü ve Stefano Ricci kravatlı bir sürücü, aşağıya inip, çobana sormuş.
-- Kaç tane koyunun olduğunu bilirsem, bana onlardan bir tanesini verir misin?
- Çoban, bir adama bir de koyunlarına bakmış; "Tamam" diye cevap vermiş.
- Genç adam arabasını park etmiş. Telefonunu bilgisayarına bağlayıp, bir NASA
- sitesine girmiş, GPS'ini kullanarak yeri taramış, bir database ve logaritma
- ile doldurulmuş 60 excel tablosunu açmış ve 150 sayfalık bir rapor basmış.
- Ardından, çobana dönerek;
- "Tam 983 adet koyunun var" demiş.
- Çoban da "Doğru" diye cevap vermiş, "Koyununu alabilirsin". Genç adam koyunu
- almış ve jeep'inin arkasına koymuş. Bu kez çoban genç adama dönüp;
- "Peki... Senin nerede ve ne iş yaptığını bilirsem, koyunumu geri verir
- misin?" diye sormuş. Adam da "Evet neden olmasın" diye yanıtlamış. Bunun
- üzerine çoban;
- "Sen IMF uzmanısın" demiş.
- Adam hayretle sormuş; "Nasıl oldu da bildin?"
- Çoban "Çok basit" diye cevap vermiş. "Buraya çağrılmadan geldin, bu bir.
- İkincisi benim bildiğim bir şeyi bana söylemek için benden bir koyunumu
- istedin. Üçüncüsüne gelince, bir ..oktan anlamıyorsun çünkü köpeğimi
- aldın....
Bir Fransız bir İngiliz ve Türkiye’den bizim Temel bir anketin üç değerli kişi olarak bir programa katılmışlar.
Soru ise şu: Bir bayanın elini niye öpersiniz.
Fransız cevap vermiş:
‘’Bir kadın dünyanın en değerli varlığıdır o güzeldir ve o ince ve naziktir. Böyle bir varlığın ancak eli öpülür.’’ Diye cevap vermiş.
İngiliz cevap vermiş:
‘’ Bir kadın erkeğin tamamlayıcıdır. Dünyada ki yaşam amacının yarısıdır. Erkeği tamamlayan ve erkeğin aile olmasını sağlayan en değerli unsurdur. Ve böyle bir unsurun ancak eli öpülür.
Temelle sorulan bu soru karşında, Temel biraz düşündükten sonra hemen cevabını vermiş.’’ Bir yerden başlamak lazım daa’’
- Doktorun biri yeni bir muayenehane açmış. Kapıya yazmış...
- 'Vizite ücreti 100 Dolar. İyileştirmediğimiz hastaya beş mislini geri veriyoruz...'
- Vizite pahalı ama doktor gerçekten doktor...
- Her gelen hasta iyileşip gidiyor...
- Doktorun ünü her geçen gün artıyormuş...
- Uyanığın biri doktora gidecek, iyileşmeyecek ve beş misli parayı geri alacak ya, kapıyı çalmış...
- 'Doktor! Ağzımın tadı hiç yok... Öyle kötüyüm ki, hiçbir şeyin tadını alamıyorum....' ;
- Doktor... Adama şöyle bir bakmış, hemşireye seslenmiş:'
- Hemşire hanım! Sekiz numaralı kutuyu getirin'
-Hemşire adama uzatmış kutuyu, adam, bir kaşık içindekinden yemiş ve anında tükürmüş...
- 'Ama Bu bok!!!!!'
- Doktor sakin, 'Evet! İyileştiniz. Tat alıyorsunuz artık..'
- Adam, parayı ödemiş sinirleri tepesinde gitmiş...
- Aradan birkaç ay geçmiş. Büyük bir hırsla yeniden kapısına dayanmış doktorun...
- 'Doktor bey, ben de hafıza kaybı başladı... Her şeyi unutuyorum...!'
- Doktor, adama şöyle bir bakmış yine, hemşireye dönmüş,
- 'Kızım, sekiz numaralı kutuyu getirir misin?' demiş.
- Adam, hemen itiraz etmiş, 'Ama o kutuda bok var!'...
- Doktor, 'Doğru! Bakın, hafızanız da yerine geldi!....'
- Adam, ağlamaklı, hırsla ödemiş parayı çıkmış dışarı...
- Kurmuş da kurmuş intikam planlarını... Birkaç ay sonra..'
- Doktor! Ben de iktidarsızlık başladı... Durumum kötü, hiçbir şey yapamıyorum...'
- Doktor adamı gözüyle şöyle bir inceleyip,
-
- 'Hemşire hanım sekiz numaralı kutuyu getirir misin' diye seslenince,
- adam, tüm hırsıyla, 'S.kecem , seni de sekiz numaralı kutunu da...' diye bağırmış..
- Doktor gayet sakin, 'Geçmiş olsun! Artık yapabiliyorsunuz!!!!!!!!!'