Fakat ama neyi? Bir insan ve anne olarak en kızdığım konulardan bir tanesi tükettiğimiz gıdaların içindeki katkı maddesi. Şahsen şaşırdım kaldım neyi tüketiyorsak katkı maddesi, GDO (canlıların hücre yapısıyla oynanması ve doğal yapının değiştirilmesi sonunda elde edilen ürünlere “genetiği değiştirilmiş organizmalar) (Kısaca: GDO) deniliyor. Bir ara "pirinçte" de çıktı yok artık dedim.
Bir hatırlatma pirinçte arsenik tehlikesi var özellikle hamile bayanları ve çocuklar için tehlike oluşturuyor. Anne karnında bebek ölümlerine sebep olmaktadır. Pirinç tüketiminde bilinen markaları tüketmemiz söyleniliyor. Şimdi de "süt" çıktı. Kalsiyumdan zengin olan süttü yavrularımızın hayatından nasıl çıkarmamızı bekliyorlar. Çocuklar için iki şey önem taşımakta; birincisi süt, ikincisi de uyku. Ben duyduğumdan itibaren oğlumun süt tüketmesini durdurdum, yoğurtta ağırlık verdim. Fakat birçok yerde süttün yeri var, peynir, yoğurt, un mamulleri gibi. Peki, bu nereye kadar böyle sürecek? Neden katkı maddesi koyanların ismi açıklanmıyor.
Tüketicinin en doğal hakkı değil mi bu? Neden yapanlarla yapmayanlar da aynı lekeyi taşıyor ve aynı cezaya çarptırılıyor. Bizler sadece gündemde olanları biliyoruz, peki bunları da biliyor musunuz? Hazır yiyecek ve içeceklerde renklendirici (tartrazim),tatlandırıcı da(glutamat ya da aspartam) koruyuculuk içinde (sodyum benzoat ) olarak yer alınır. Ve çocukların alerji, astım, aşırı hareketlilik, saldırganlığa sebep oluyor.
Bence günümüzde aldığımız ilaçların prospektüsünde yan etkileri nasıl yazıyorsa, tükettiğimiz gıdalarında yan etkileri mutlaka belirtilmeli! Bile bile her şeye lades diyoruz ve göz yumuyoruz. Biz satın almasak arz ve talep olmasa üretilir mi? Bir düşünün? Ne kadar çok işlem o kadar çok mikropların bulaşma riski çok fazla. Sebze ve meyve de öyle. En pahallı olan işlenmiş, en ucuz ve çarpık çurpuk şekli bozuk olan doğal. Yazın sebze ve meyve bol tüketebiliriz, kışında az tüketmeliyiz. Çünkü doğa bunu emrediyor. Her şey denge içinde. Vatanımız bütün zenginliklere sahip bir ülkedir.
Taşıyla, toprağıyla, suyuyla, nimetleriyle ve insanlığıyla... Yurt dışına çıkanlar ve yaşayanlar çok iyi bilir ne demek istediğimi. Büyümek kirletiyorsa "eğer" bizi; büyümeyelim. Çizgimizden ödün vermeyelim ve sağlam adımlarla ilerleme kaydedelim. Bir hayalim var her şeyin çocukluğumdaki gibi lezzetlisi ve doğal olması... Sizce bu çok mu zor?