Size geçmişte yaşadığınız ve sizi fazlasıyla etkileyen, unutamadığınız bir yaşanmışlığınızı anlatın desem, aklınıza neler gelir?
Bir an durup düşündünüz mü?
Aklınıza ilk gelen ne oldu?
Olumlu yaşanmışlıklar mı yoksa olumsuzlar mı?
Çoğunlukla ilk hatırımıza gelenler bizi üzen, kırılmamıza ve yaralanmamıza sebep olan anılarımızdır. Çünkü bu durumlarda yaşadığımız duygularımızı çok daha yoğun hissederiz. İlk hatırlananlar da her zaman duygusal anlamda yoğunluk yaşadıklarımızdır.
Aynı şekilde günde zihnimizden binlerce düşünce geçiyor ve bunların ne yazık ki yaklaşık yüzde altmış beşi olumsuz düşünceler. Karamsar yanları ağır basan kişilerde ise bu oran yüzde doksanlara kadar ulaşabiliyor. Veriler bu yönde.
Hayatta her şeyin olduğu gibi duygularımız da enerji formundadır. Olumsuz düşünceler ve duygular düşük frekanslı enerjilerdir. Yüksek oranlarda negatif duygu ve düşünce taşımak, enerjimizin frekansını düşürmemiz anlamına gelir. Bunun fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal bedenimizdeki yansıması ise ölümcül hastalıklar şeklinde olur. Karşılaşabileceğimiz en olumlu durum; mutsuz, hiçbir şeyin yolunda gitmediği, sürekli engel ve problemlerle karşılaştığımız, çekilmez bir yaşam olur. Bunun ne kadar kaliteli bir yaşam olduğuna dair yorumu da lütfen siz yapın.
Eğer olur da bu olumsuz düşüncelerinize yüzde kırk oranında olumlu düşünce ekleme şansınız olursa kendinizi ifade ederken; mutsuz olmadığınız ama bir şeylerin de eksik olduğu, yolunda gitmediği duygusu ile tanımlarsınız. Bir gelişme olarak görüyorsanız, artık mutsuz değilsiniz.
Peki yaşamdan beklentiniz bu kadar mı?
Mutsuz olmasam da yeter!
Peki “mutlu olmaya” ne oldu? Sizin hakkınız değil mi mutlu olmak? Mutluluğunuzdan ne pahasına vazgeçtiniz?
Yanıtlarınızı duyar gibiyim; biz mi seçtik mutsuz olmayı! Şartlar böyle… Her şey bizim dışımızda gelişiyor… Ve daha fazlası…
Haksız mıyım? Kurduğunuz cümleler arasında bunlar yok mu?
Şimdi sizinle önemli bir sır paylaşsam… Mesela desem ki; evet, siz seçiyorsunuz mutluluğu ya da mutsuzluğu. Hem de bunu yapmak için birçok yol kullanıyorsunuz…
İnanmakta zorlansanız da gerçek bu.
Sürekli zihninizi olumsuz düşüncelerle beslemek, enerjinizi giderek düşürüyor ve artık yaşamınıza olumlu şeyler katmaya yabancılaşıyorsunuz. Birbiri ardına yaşadığınız terslikler, bir kısır döngüye girmişçesine sizi çileden çıkartıyor.
Öyleyse çözümün ne olduğu anlaşıldı gibi görünüyor. Madem ki zihnimizde oluşan olumsuz düşünceler başlatıyor bu kısır döngüyü, o zaman bu süreci zihnimizde olumlu düşüncelere olabildiğince fazla yer açarak değişim başlatmak üzere adım atmış olabiliriz.
Elbette ki bir çırpıda başarıyor olmak çaba ve sabır ister. Bu süreçte işimize yarayacak en önemli araçların neler olduğunu biliyor ve doğru biçimde kullanabiliyor olmak oldukça önem taşımakta. Önemli olan, zihnimizde istene durumu oluşturabilmek için, gerekli değişimi bilinçaltımızda yaratıyor olabilmek. Bilinçaltımızı etkileyecek cümleler ve sözcükler, onun çalışma prensibine uygun olarak seçilmiş sözcük grupları kullanabileceğimiz doğru araçların en başında gelmektedir.
Evet tam da tahmin ettiğiniz gibi “Olumlamalar”dan söz ediyorum. Olumlamaları, bilinçaltımıza doğru kodlamalar yapabilmek, dolayısıyla nasıl bir yaşam istediğimize dair seçimimizi yapabilmek için ustalıkla kullanabiliyor olmak oldukça önem taşımaktadır.
Yasemin Özkul Aydın
Kurucu Eğitmen-Kurumsal Gelişim Danışmanı